AB ile ABD arasındaki "anlaşma" İsviçre'yi endişelendiriyor olmalı


Evelyn Hockstein / Reuters
İsviçre hükümeti ABD ile ekonomik ilişkilerin nasıl devam edeceği konusunda hiçbir fikre sahip değilken, AB bir buçuk hafta önce İskoçya'da Başkan Donald Trump ile en azından kabataslak bir anlaşmaya vardı. ABD, prensipte 7 Ağustos'tan itibaren AB'den yapılan ithalatın büyük bir kısmına %15 gümrük vergisi uygulayacak.
NZZ.ch'nin önemli işlevleri için JavaScript gereklidir. Tarayıcınız veya reklam engelleyiciniz şu anda bunu engelliyor.
Lütfen ayarları düzenleyin.
Bu konuda henüz bir açıklama yapılmadı; AB Komisyonu, ABD hükümetinin büyük ölçüde formüle edilmiş ortak bir açıklamayı onaylamasını bekliyor. Ancak bu ortak açıklama yasal olarak bağlayıcı olmayacak ve AB'deki şirketler yüksek düzeyde belirsizlikle yaşamaya devam edecek.
Salı günü Trump'ın ne kadar öngörülemez olabileceğini öğrendiler. CNBC'ye verdiği bir röportajda, Başkan, AB'nin ABD'ye söz verdiği 600 milyar dolarlık yatırım konusunda öfkeye kapıldı. Trump, parayı istediği gibi kullanabileceğini söyledi. Avrupalılar bu sermayeyi sağlamazlarsa, onlara uygulanan gümrük vergisi %15'ten %35'e çıkacaktı.
Trump'ın kupalara ihtiyacı varBu çatışmanın er ya da geç patlak vermesi kaçınılmazdı. Trump için, bir yandan diğer ülkelerin yatırım vaatleri bir tür kupa niteliğinde: seçmenlere ülkenin "yeniden sanayileşmesini" ne kadar başarılı bir şekilde ele aldığını göstermeyi amaçlıyorlar. Öte yandan, AB, özellikle gümrük vergilerinin şu anda oradaki yatırım ortamını kötüleştirdiği göz önüne alındığında, hiçbir şirkete ABD'de üretim tesisi kurmasını emredemez.
Bu anlaşmazlık, İskoçya'daki toplantının ardından iki tarafın hazırladığı bilgi notlarında da açıkça görülüyor: Beyaz Saray, "AB, ABD'ye 600 milyar dolar yatırım yapacak." diyor. AB ise daha gerçekçi: "AB şirketleri, çeşitli sektörlere en az 600 milyar dolar yatırım yapma konusunda ilgi gösterdi."
İsviçre hükümeti de ABD'ye yatırım vaadinde bulunursa, bunları formüle etmede önemli bir diplomatik beceri göstermesi gerekecek.
ABD'de peynire yüksek tarifelerBu arada AB Komisyonu, ABD ile varılan anlaşmayı mümkün olan en olumlu şekilde sunmaya çalışıyor. Üst düzey bir Komisyon yetkilisi Salı günü yaptığı açıklamada, kötü bir seçenek ile daha da kötü bir seçenek arasında seçim yapmanın zor olduğunu söyledi. Trump ile bir anlaşma yapılmasaydı, ticaret anlaşmazlığı tırmanır ve bu da AB üye devletlerini bölerdi.
Komisyon, özellikle %15'lik gümrük vergisinin "her şeyi kapsayan", yani her durumda üst sınırı temsil eden bir uygulama olduğunu ve bu nedenle bir başarı olduğunu düşünüyor. Komisyon, başka hiçbir ülkenin böyle bir anlaşmaya varamadığını belirtiyor. Ancak yine de istisnalar mevcut: çelik ve alüminyum %50, otomobiller ise %27,5 gümrük vergisine tabi.
Bununla birlikte, Komisyon, %15'lik gümrük vergisinin şirketler için istikrar ve öngörülebilirlik yarattığına inanıyor. Bu sınırın özellikle ilaç sektörü için önemli olduğuna inanıyor. Trump ayrıca Salı günü, orta vadede sektöre %250 gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulundu. Komisyon, bu konuda her şeyin yolunda olduğuna inanıyor.
Ayrıca AB'yi, ABD'nin diğer ticaret ortaklarından başka açılardan daha iyi konumda görüyor. Örneğin, İngiltere %10'luk bir taban tarife üzerinde pazarlık yapmayı başarmışken, ABD de diğer ülkeler gibi, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına uygun sayısız ürüne sözleşmeye dayalı tarifeler talep ediyor.
Örneğin, İsviçre'nin ABD'ye de ihraç ettiği peynir için gümrük vergisi %14,9'dur. ABD, Birleşik Krallık'a "her şeyi kapsayan" bir gümrük vergisi vermediği için, İngiliz peyniri %24,9'luk bir gümrük vergisi oranına tabidir. Komisyon yetkilileri, AB şirketlerinin ABD ile burada ve diğer ürünlerde varılan anlaşmadan faydalandığını vurgulamaktadır.
Alman Maliye Bakanı talep ediyorBununla birlikte, AB, üye ülkelerin belirli anlaşmalardan hoşlanmadıkları için her zaman isyan etmelerini beklemelidir. Örneğin, Almanya Maliye Bakanı Lars Klingbeil'in Salı günkü açıklamaları Brüksel'de hoşnutsuzluğa yol açtı.
Washington ziyareti sırasında, "Bence çok zayıftık. Elde edilen sonuçtan da memnun olamayız," dedi. Komisyon sözcüsü Olof Gill, Alman bakanın açıklamasına oldukça şaşırdıklarını söyledi. Bir Komisyon yetkilisi ise, üye devletlerin yalnızca küçük bir azınlığının ABD ile bir ticaret savaşı riskini göze aldığını, bunun yerine hızlı bir anlaşma için çabaladıklarını belirtti.
Klingbeil'in açıklamaları, ticaret anlaşmazlığında AB'nin birliğinin sürekli tehdit altında olduğunu gösteriyor. Bakanlar ve hükümet başkanları Brüksel'deyken birlik içinde hareket edebilirler. Ancak, iç siyasi nedenlerle, genellikle kendi ülkelerindeki kitlelerin önünde kendilerini AB başkentindekinden farklı ifade ederler.
Klingbeil bir Sosyal Demokrat. Geleneksel İşçi Partisi'nin bir temsilcisi olarak, özellikle AB'den gelen çelik ve alüminyumun ABD'de çok yüksek gümrük vergilerine tabi olmaya devam etmesinden rahatsız. Bu sektörlerdeki işçiler hâlâ sosyal demokrasinin temeli. Klingbeil, görünüşe göre onları terk ettiği izlenimini yaratmaktan kaçınmak istiyordu.
nzz.ch